31 Mart Olayını kimler ne için yaptı?
“Bir gerici isyan” diye gösterilen 31 Mart Darbesi’ni er elbisesi giydirilmiş İttihatçı subayların idare ettiği ve gerisinde İngiliz parmağı bulunduğu, ayrıca bu vakanın Sultan Abdülhamid’i devirerek imparatorluğu yıkmak hedefi güttüğü sonradan sabit olmuştu.
Bulgarla, Yunanla, Sırpla, Ermeniyle bir oldular İstanbul’u bastılar. Çoğu Osmanlı askeri 4 bin kişiyi öldürdüler / şehit ettiler, Abdülhamid’i tahttan indirdiler.

31 MART’TAN BİR PROPAGANDA FOTOĞRAFI. İTTİHATÇI ÜÇ HAYDUT SUBAY BİRARADA.
Eski takvimle 31 Mart’ta (13 Nisan) isyan ederek 22 Nisan 1909’da İstanbul’a zorla giren ve Abdülhamid’i deviren haydut subaylardan 3’ü, kendilerine hedef belirlermiş gibi harita önünde poz veriyor.
Soldan sağa: Süvari Fırkası (Fırka=Tümen) Kurmay Başkanı Yüzbaşı İsmet (İnönü) 2’nci Ordu’nun haydut komutanlarından Hurşit Paşa ve 2’nci Ordu Kurmay Başkanı Yüzbaşı Kazım Karabekir. Soldaki ve sağdaki bu iki ittihatçı subay Osmanlı İmparatorluğu’ndan sonra Türkiye’nin de başına bela olacaktır…
Resmi tarihî kayıtlarda “31 Mart Vakası” olarak tanımlanan olay, aslında Sultan İkinci Abdülhamid’i tahttan devirmek için tertiplenen bir darbeden ibaretti. Bu yüzden bu ay iredeleyeceğimiz bu olayın, “31 Mart Vakası” olarak değil de “31 Mart Darbesi” olarak tanımlanması gerekmektedir.
Pişman ittihatçı Rıza Tevfik, 31 Mart’ı anlatıyor:
“Yıldız Sarayı’nı biz soyduk. Sini sini pırlanta, elmas, mücevherler İttihad ve Terraki Merkezi’ne nakledildi…”
“BİZ GÜNAHKARIZ. HANGİ İRTİCA, HANGİ SULTAN HAMİD’İN TERTİBİ? 31 MART’I BİZ YAPTIK. İTTİHAT TERAKKİ YAPTI. ALLAH BİZİ AFFETSİN..”

Tarih 29 Nisan 1909. Abülhamid, önceki gün tahttan indirildi ve Selanik’e hapse gönderildi. O dönemin önemli bir tanığından dinleyelim 31 Mart’ı. Bakalım nasıl anlatıyor:
Avukat Abdurrahman Şeref Laç, bir heyetle birlikte hukuki bir mesele için Haydarpaşa Numune Hastanesi’nde yatmakta olan Rıza Tevfik’i ziyaret eder. Yanlarında bir de hakim bulunmaktadır. Ondan izin alarak Rıza Tevfik’ten 31 Mart’ın iç yüzünü anlatmasını isteyen avukat Laç, kendisinden aşağıdaki cevabı aldığını aktarmıştır:
“Hakim Bey! Hakim Bey! Biz günahkârız, günahkârız, günahkârız! Hangi irtica, hangi Sultan Hamid’in tertibi? 31 Martı biz yaptık, biz! İttihad ve Terraki Fırkası yaptı! Allah bizi affetsin! Allah bizi affetsin! Allah bizi affetsin! Sultan Hamid isteseydi bizi derhal tenkil ederdi.[bastırırdı.] Fakat yapmadı. Merhameti mani oldu. Kan dökülmesini istemezdi. Ama biz döktük(…) Cinayetler işledik.(…) Allah bizi affetsin! Evet biz yaptık, sonra Sultan Hamid’i tahttan indirdik ve Yıldız’ın hazinesi soyuldu. Tepsi tepsi, sini sini pırlanta, elmas, İttihad ve Terraki Merkezi’ne nakledildi. Ama kapanın elinde kaldı kimseye yaramadı…
Hakim Bey, Allah bizi affetsin, günahımız çok büyüktür. 31 Mart uydurma ihtilâli hazırlandığı zaman ben Talât Bey’e bundan kaçınılması lâzım geldiğini söyledim. Beyhude yere kardeşkanı dökülmesinin ne büyük cinayet olduğunu anlattım. Aldığım cevap şu oldu: Ne yapalım Rıza Bey, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin paraya ihtiyacı var. Bu ihtiyacı ancak Yıldız Sarayı’nın zenginliği ve oradaki hazine karşılayabilir”
Yaşar Gören