‘Atatürk Sakarya Savaşı’nda attan düşüp kaburgasını kırdı’ yalanı
1924 yılında önce Ekonomi ve sonra Adalet Bakanı olan Mahmut Esat Bozkurt “Atatürk İhtilali” adını verdiği eserinde, Sakarya Savaşı’nın devam ettiği günlere ait bir anısını şöyle anlatmaktadır:
Atatürk Sakarya Savaşları sırasında bir gün attan düştü. Kaburga kemiği kırıldı. Hemen ayağa kalktı. Yüzünü düşmana doğru çevirdi. `Günü gelecek ben de senin kemiklerini kıracağım´ diye haykırdı. Atatürk bütün bu sıkıntılara göğüs gerdi.[1]Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk ihtilali, sayfa 189.
M. Esad Bozkurt, burda M. Kemal’i kahraman göstermek için onun “Günü gelecek ben de senin kemiklerini kıracağım” dediğini eserine yazmış. Ama bizde M. Kemal’in attan düştüğünü bu vesile ile öğrenmiş oluyoruz. Zaten attan düştüğünde düşman ile çarpışma falan da yok, “teftiş” esnasında attan düşüyor… Bunu da delillendireceğiz inşaallah.
Atatürk Araştırma Merkezi’nde şu bilgiye rastlıyoruz:
“M. Kemal Paşa, Başkumandanlığa geçmesinin hemen ardından yayınladığı Tekalif-i Milliye Emirleri ile halkı ordunun donatılması için seferberliğe çağırdı. 12 Ağustos’ta Polatlı’da attan düştü ve kaburga kemiği kırıldı.”[2] Atatürk Araştırma Merkezi – Sakarya Meydan Muharebesi’nin Yankıları
Bu bilgiyi, M. Kemal’in güvendiği hekimlerden olan ve ölümüne kadar M. Kemal’in sağlığı ile yakından ilgilenen Cerrahi profesörü Dr. Mim Kemal (Öke) teyid ediyor:
“M.Kemal Paşa’nın Sakarya Savaşı’ndan önce hayvanının ürkmesiyle kaburga kemikleri kırılmıştı. Murat Bey arkadaşımla birlikte onu Çankaya’nın mütevazı bir odasında muayene ettik. Röntgeni alınmak üzere Cebeci Askeri Hastanesi’ne birlikte gittik.” [3]Banoğlu, Niyazi Ahmet, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, Garanti Matbaası, Istanbul 1967, sayfa 194-195.
Diğer taraftan M. Kemal’in 12 Ağustos 1921’de attan düştüğü ve üç kaburga kemiğinin kırıldığı, “Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü” isimli eserde naklediliyor.
[4]Dr. Eren Akçiçek, Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü (Güven Kitabevi, 2005) newsweek.
Sakarya Muharebesi’nde bizzat cephede bulunan Halide Edip Adıvar da M. Kemal’in attan düşüp kaburga kemiğini kırdığını doğruluyor:
“M Kemal Paşa, askeri bir kabine kurdu. Içlerinde (Diyarbakırlı) Kazım Paşa ile Miralay Arif Bey de vardı. Bu seçimin ilk haftası, çok heyecanlı geçti. Çünkü, M. Kemal Paşa evine götürülmüştü.”
[5] Halide Edip Adıvar,Türk’ün Ateşle Imtihanı, Istiklal Savaşı Hatıraları, Nurer UĞURLU başkanlığında bir kurul tarafından hazırlanmıştır. Dizgi – Baskı – Yayımlayan: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Eylül 1998, Kısım 3, sayfa 2. (Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır)
Başka bir delilimizde Ali Çavuş:
“Düşman Polatlı’ya kadar gelmişti. Atatürk, Fevzi Paşa, Ismet Paşa karargahlarıyla, Malı köyü karşısında bulunan Türkoğlu Ali Ağa’nın çiftliğinde bulunuyorlardı. …Yer düz olmasına rağmen ufacık bir taş kaburga kemiğine rastlamış ve kırmıştı.”
[6]M. Kemal’in “Can Yoldaşı” Ali Çavuş, Zeynel Lüle, Doğan Kitap, 1. Baskı, Kasım 2008, sayfa 112-114.
Şimdi ise daha ilginç bir iddiaya yer vereceğiz…
Moskova ve Lozan antlaşmalarına delege olarak katılan, 14 ciltlik Türk Tarihi’ni yazan, ilk Milli Eğitim Bakanı ve aynı zamanda Sağlık Bakanlığı da yapmış olan Dr. Rıza Nur, M. Kemal’in attan düşmesine “şarhosluğunun” sebep olduğunu ileri sürüyor. Ayrıca M. Kemal’in kaçmak istediğini de ekliyor:
“Bu Çal Dağı’nın düşmesi bütün ümitlerimizi bitirdi. Yeniden Türk Milleti’nin istikbali, hürriyeti, hayatı tehlikeye düştü, gidiyor. Artık hep ölü haldeyiz. Kimsede can kalmadı. Ağzımızı bıçak açmıyor. Bunun üzerine M. Kemal orduya geri çekilme emri vermiş. Bu haber de geldi. M. Kemal’in özel hizmetlerinde kullandığı Arnavut yaveri Salih (Bozok) de cepheden geldi. M. Kemal’in <<>> M. Kemal ata binmiş, <<>> Meğerse Yunanlar sol cephemizi 10 gündür söktüremedikleri için ümitsizliğe düşüp geri çekilmeye karar vermişler. Ağırlıklarını Sakarya’nın batı cephesine alıyorlarmış. Fevzi Çakmak bunu sezmiş ve M. Kemal’e ‘Aman geri çekilme! Düşman da geri çekiliyor. Emri geri al.’ demiş. Ne ise M. Kemal geri çekilmeyi durdurdu. İşte Fevzi Çakmak bu vaziyeti kurtardı. Yoksa bütün emekler, askerlerin çabaları, dökülen kanlar boşa gidiyordu. Sakarya harbi bitince iki mühim şey olmuştu. M. Kemal hareket etmeden evvel, Meclis’ten kendisine `gazi´ ünvanı ve `mareşal´ ünvanı verilmesini istedi. Herkes: ‘Canım bu adama ne oluyor? Ne istiyor? Bunları ne yapacak?’ diyordu. Ve yine: ‘Galiba padişah olmak peşindedir. Şimdiden padişah gibi tuğrasına El-Gazî yazmak için bu ünvanı istiyor.’ diyorlardı. Şu adam müthiş bir yaratıktır. Ve nutkunda: ‘Meclis bana Gazi ünvanını verdi’ diyor. Hâlbuki böyle bir şey kimsenin aklına gelmemişti. Kendi istedi. Meclis ise ‘Olmaz’ dedi. Kıyamet koptu. Nihayet tehdit altında ve kendi adamlarını kullanarak `Gazi´ ünvanını aldı.”[7]Dr. Riza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, Istanbul 1967, sayfa 863, 864.
Sanırım bu kadar yeterlidir…
Yetmez” diyenler için şu kaynaklara bakmalarını tavsiye ediyorum:
– Kılıç Ali, Atatürk’ün Son Günleri, Sel Yayınları, İstanbul, 1955, sayfa 7-8.
– Eren Akçiçek, Atatürk’ün Hastalıkları ve Ölümü, Güven Kitabevi, Izmir, 2005, sayfa 313-316.
– Hasan Rıza Soyak, Atatürk’ten Hatıralar, Yapı Kredi Bankası A.Ş. Yayınları, Istanbul, 1973, sayfa 721-722.
KAYNAKLAR:
[1] Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk ihtilali, sayfa 189.
[2] Atatürk Araştırma Merkezi – Sakarya Meydan Muharebesi’nin Yankıları (Melhâme-i Kübrâ Büyük Kan Seli veya büyük Savaş Alanı).
[3] Banoğlu, Niyazi Ahmet, Nükte ve Fıkralarla Atatürk, Garanti Matbaası, Istanbul 1967, sayfa 194-195.
[4] Dr. Eren Akçiçek, Atatürk’ün Sağlığı Hastalıkları ve Ölümü (Güven Kitabevi, 2005) newsweek.
[5] Halide Edip Adıvar,Türk’ün Ateşle Imtihanı, Istiklal Savaşı Hatıraları, Nurer UĞURLU başkanlığında bir kurul tarafından hazırlanmıştır. Dizgi – Baskı – Yayımlayan: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. Eylül 1998, Kısım 3, sayfa 2. (Cumhuriyet Gazetesi’nde yayınlanmıştır)
[6] M. Kemal’in “Can Yoldaşı” Ali Çavuş, Zeynel Lüle, Doğan Kitap, 1. Baskı, Kasım 2008, sayfa 112-114.
[7] Dr. Riza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, Istanbul 1967, sayfa 863, 864.
İnsanların herzaman aptal olacağı ve öyle kalacağı ne kadar kötü. Alice harikalar diyarındayi okuyup gerçek olduğunu dusunmek gibi. Yemez tabi bu yorumu yayınlamak. Mantık süzgeçli bi yaşam diliyorum sizlere.
Kemalist zihniyetin aptallıkta nirvanaya ulaştığı gerçeği gün gibi ortada ve nedense hepsi de bilimsellikten akılcılıktan bahsediyor. Aramızdaki fark Alice Harikalar Diyarı ve diğer masalları biz sadece okur geçeriz. Sizin gibi masallara inanmayız. Ayrıca ota puta boka tapan ve sahte kahramanlara inananlar bize mantık süzgeçli bir yaşam dileyemez. İlacınızı kendi başınıza sürün.
ARİŞİV BELGELERİ YUKARIDAKİ YAZIYI TÜMÜYLE ÇÜRÜTÜYOR BÖYLE YAZILARA İNANIYORSUNUZ 😀
Arşiv belgeleri dediğin o belgeleri açında kaç kuruşluk olduğunuz ortaya çıksın. Çürüyen kimmiş görelim.
kim yalan söylüyorsa ya da söylenmiş bir yalanı yayıyorsa Allah onun belasını versin! Verdiğin kaynaklarda hem doğrulamışsın kaburgasının kırıldığını hem de “kaburgasını kırdı” diye başlık atmışsın!
gülelim diye mi yazdınız bunu
Aptallığınızı göresiniz diye yazdık