Hapishaneye çevrilen caminin mihrabı tuvalet olarak kullanıldı mı?

Tarihçi Necdet Sakaoğlu, doğup büyüdüğü Divriği‘de tarihi bir caminin nasıl hapishane yapıldığını, dahası Müslümanların namazda yöneldikleri mihrabın nasıl tuvalet olarak kullanıldığını şöyle anlatıyor:

Bundan 50-55 sene evvel (1945-1950 yıllarına rastlıyor) benim çocukluğumu geçirdiğim kasabada (Divriği’de), Cedid Mustafa Paşa Camii hapishane olarak kullanılıyordu. Taş bir bina olduğu için tercih edilmişti; zaten o yıllarda camilerin çoğu kapalıydı. Mahkûmlar ayaklarını pencereden dışarı,Çıkarırlar, türkü söylerlerdi akşama kadar. Sokaktan geçerken, mahkûmlardan korkardık, sanki pencereden üzerimize atlayacaklar gibi gelir, ta uzaklardan geçmeye çalışırdık, Camide tuvalet de, su da yoktu. Yıllar sonra benden yaşça daha büyük olan ve o yılları daha iyi hatırlayan bir emekli hâkime, mahkûmların tuvalet ihtiyaçlarını nasıl giderdiğini sordum. (Şöyle cevap verdi:)

“Mihrabın önüne büyük bir küp konmuştu. İki yanına inşaat iskelesi gibi iskele kurulmuş, iki de tahta uzatılmıştı. Mahkûmlar bu iskeleye çıkıp küpü kullanıyorlardı. Küp dolunca da gardiyan, kulpundan sınk geçirip iki mahkûmun omzuna veriyor, dereye boşalttırıyordu.

(Mustafa Armağan, Tek Parti Devri, TİMAŞ Yayınları)

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir