İstiklal Mahkemeleriyle idam edilenlerin sayısı
Fotoğraf da gördüğünüz listede o günün tabiriyle Bidayet Mahkemeleri olarak isimlendirilen normal mahkemeler, Harp Divanları ve ayrıca düzensiz birliklerde çoğu zaman yargı niteliğinde keyfi kararlar veren Kuvay-ı Tedibiyeler’de yargılananlar ve idama mahkum olanlar, bunlarla birlikte isyanlarda öldürülenler yer almıyor. Yalnızca bazı İstiklal Mahkemelerine sevk edilenlerin listesini sunuyoruz.
O dönem ilk günden beri Istiklal Mahkemeleri’nin aleyhinde olan Birinci Büyük Millet Meclisinin unutulmaz imanlı hatibi, Erzurum mebusu Hüseyin Avni Bey’in şu sözleri yapılan vahşeti çarpıcı bir şekilde ortaya koyuyor:
“Istiklal Mahkemeleri’ne Meclis’in tanıdığı yetkiyi, Cenab-ı Hak Peygamberine dahi vermemiştir.”[1]
Ayrıca kendisi de Elazığ Istiklal Mahkemesi’nde yargılanıp hakkında beraat kararı verilmesi üzerine büyük bir celadetle yerinden fırlayarak:
“Bu mahkeme çok namuslu insanları asmıştır. Bizim namusumuzda bir eksiklik mi gördü ki, bizi asmadı” diye haykırması üzerine, Elazığ Istiklal Mahkemesi Hüseyin Avni Bey’i ömür boyu sürgün cezasına mahkum etmiştir.[2]
Hilafetin ilgasından sonra, birbirini kovalayan inkılapların ana hedefi, sanıldığı gibi yalnız resmi hayatı değil, aynı zamanda ferdi ve şahsi davranış, yaşayış ve hissiyatı da, din dışı kılmaktı… Bu güç iş, dört sene gibi mahdut (sınırlanmış) bir zamana sığdırılmıştı. Ama nasıl? Anadolu dahilinde, fevkalade selahiyeti haiz İstiklal Mahkemeleri dolaştırmak ve.. bu mahkemelerin sözde hakimlerinin vasıtasıyla, masum kellelerinden ehramlar yükseltmek suretiyle. 1924’te hilafetin yıkılışı ile başlayıp 1928’de İslam harflerinin yasaklanması ile ikmal olunan öylesine hızlı bir İslam düşmanlığı siyaseti takip edildi ve bu tatbikat, o derece korkunç bir devlet terörü ile gerçekleştirildi ki bir karşı hareket hayal bile edilemezdi. İstiklal Mahkemeleri adıyla, çoğu azası hukukçu olmayan seyyar bir mahkeme, Anadolu’nun şehir ve kasabalarında dolaştırılarak, on binlerce masum insan, çoğu halka göz dağı vermek maksadı ile yoktan yere darağaçlarında telef edildi. Bu öyle bir devlet terörüdür ki kurbanlarının hakiki sayısını tespit etmek mümkün değildir.[3]
Listedeki rakamlar “resmidir” ve zikredilen bu rakamlardan daha fazla insanın idam edildiği açıktır. Resmi rakamlar bunlarsa, gerisini varın siz düşünün.
Nitekim Cellat KARA ALI 1928 yılında “son tevrat” gazetesinde yayınladığı hatıralarında şöyle diyor:
“Bizim patronlar yalan söylüyor. O kadar cellatın içinde sadece benim CELLAT KARA ALI olarak idam ettiklerimin sayısı sadece benim sallandırdığım kişi sayısı 5216’dır.”
Bu yüzden Ankara’da ip kıtlığı bile baş göstermiştir.[4]
Başka söze ne hacet ??
KAYNAKLAR:
[1] Ahmet Turan Alkan, Istiklal Mahkemeleri, Ağaç Yay., Istanbul 1993, sayfa 13. Liste de bu kitaptan alıntılanmıştır.
[2] Rahmi Erdem, Davam, Timaş Yay., Istanbul 1993, sayfa 316.
[3] Kadir Mısıroğlu, Hilafet, sayfa 347, 348 / 358, 359.
[4] Hüseyin Demirel, Deccaliyet ve Kemalizm, Ittihat Yay., Istanbul 1993, sayfa 187.