Mustafa Kemal’in son sözü Aleykümselam mı oldu?

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki sürekli Arapça ile mücadele eden M. Kemal’in son sözünün Arapça olduğunu iddia etmek, o adama yapılmış büyük bir hakarettir. M. Kemal’in bırakın ölürken “Aleykümselam” demesini,  yoklama ve teftişlerde,  askeri, “Selamun Aleykum Asker” yerine “Merhaba Asker” diye selamlayan ilk kişinin bizzat M. Kemal Atatürk olduğu Falih Rıfkı Atay’ın “Çankaya” isimli kitabında yazıyor. Dileyen buradan o konuya bağlanabilir:

https://belgelerlegercektarih.wordpress.com/2012/09/19/allahin-selamini-kaldiran-da-ataturk-selamun-aleykum-yerine-merhaba-asker/

Son zamanlarda çokça dile getirilen bir konu var. M. Kemal Atatürk’ün son sözü “Aleykumselam”mış. Artık M. Kemal Atatürk’ü müslüman bir profil olarak takdim etmek moda oldu. Bu modanın başlamasının yegane sebebi ise müslümanların şuurlanmasıdır. Gerek İnternet gibi kitle iletişim araçlarının hayatımıza girmesi, gerekse kemalistlerin değişen dünyada eski baskıcı yöntemlerini uygulamaya fırsat bulamamaları ve bunun neticesi olarak dini kitapların basılabilmesi, dolayısıyla laikliğe uygun yapay bir din anlatmayı üstlenen Diyanet İşleri Başkanlığının dini anlatan tek kaynak olma özelliğini kaybetmesi bu şuurlanmanın temel etkenlerindendir.

Bütün bu gelişmeleri yakından takip eden kemalistler, rejimin kurtuluşunu, M. Kemal Atatürk’ü “müslüman” olarak tanıtmakta gördüler. Zira şuurlanan bir müslüman; Hilafet’i, Kur’an’ı, Ezan’ı, Şeriat’ı vs. ülkemizde uygulamadan kaldıran bir adamı ve rejimini asla kabul etmez, edemez… Binaenaleyh, rejimin sürdürülebilirliği açısından bir tehlike oluşturur. Hedefleri ise bunu önlemektir.

Gelelim asıl konumuza…

M. Kemal’i cennete sokmak isteyen bazı devrimbazlara göre Azrail aleyhisselam, M. Kemal’in canını almaya geldiğinde güya “selamunaleykum” demiş, M. Kemal’de “aleykumüsselam” şeklinde mukabele ederek son nefesini vermiş. Ya hu, bunlar değil miydi “Allah Türkçe bilmiyor mu” diyerek ibadeti dahi Türkçeleştirmeye çalışanlar? Peki neden Azrail aleyhisselam, “Günaydın Kamal” diye onunla selamlaşmamış!? Haşa Azrail aleyhisselam Türkçe bilmiyor mu?

M. Kemal Atatürk’ün son sözünün “Aleykumüsselam” olduğunu, Kılıç Ali anılarında yazmış.

Kılıç Ali, hani şu şapka muhalifi diye birçok insanın idamına sebep olan adam!

Iskilipli Atıf Hoca’nın boynuna ip geçirilirken, başına bir şapka geçirip, “Giy domuz!” diyen ve küfürler savuran adam![1]

Böyle birinin yalan söyleme ihtimalini göz ardı edemeyiz. Zaten az sonra ölecek bir insana küfürler eden ve “Giy domuz” diye kafasına şapka geçiren birisinin doğru sözlü olduğunu kabul etmemiz mümkün değildir.

M. Kemal Atatürk’ün ölüm anını yakın dostu Falih Rıfkı Atay şöyle anlatıyor:

“Atatürk bir defa üç gün süren bir komaya girdi. Kendine geldiği vakit, uyumuş olduğunu söylediler. Pek inanmamış, fakat ne olduğunu da anlamamıştı. (…)

Fakat ikinci ve son komadan uyanamadı. Kıvranmalar, çırpınmalar içinde yanıyordu. Kendini kaybetmeden son sözü:

“Saat kaç?” olmuştu.

Belki de bir önceki komadan sonra uyumuş olduğunu söyliyenleri kontrol etmek istiyordu. 10 Kasım sabahı yüzü gittikçe renk değiştiriyor, hançere hırıltısı artıyordu. Saat dokuzu beş geçe sert bir asker bakışı ile başucundaki hekime doğru döndü, gözlerini açtı, son nefesi idi.”[2]

Cemal Kutay da M. Kemal Atatürk’ün ölümünü Falih Rıfkı Atay’dan farklı anlatmıyor:

“Anlamı olan SON sözü ‘saat kaç’ idi. Koma içinde manası anlaşılamayan ve devamlı olarak tekrarladığı sözü: ‘Aman dil… Aman dil…’di. Rahat konuşamadığını mı anlatmak istıyordu, yoksa şuur altı yerleşmiş ‘dil konusu’ mu bilinmez…”[3]

Öte yandan Ruşen Eşref Ünaydın’ın (M. Kemal Atatürk ölürken yanında bulunan) “Prof. Dr. Nihat Reşat Belger’le Mülakat” adlı eserinden öğrendiğimize göre, devrimlerin babası, ‘hayata gözlerini yumarken Saat kaç?’ dedikten sonra sık sık ‘Aman dil! Aman dil!’ sözlerini tekrarlamıştır.[4]

Son olarak Şevket Süreyya’nın o meşhur “Tek Adam” kitabına bakalım:

“9 Kasım’da ikinci komaya girmiştir ve artık uyanmayacaktır. Koma karındaki suyun ikinci defa alınışından 8 saat sonra başlamıştır. Tam 36 saat sürer. Doktorların ve arkadaşlarının, başının ucunda çırpınmaktan ve ağlamaktan başka yapabilecekleri bir şey yoktur. Son komaya girmezden biraz önce Atatürk’ün son suali: “- Saat kaç?” demek olur…”[5]

Görüldüğü gibi Falih Rıfkı, Ruşen Eşref, Cemal Kutay ve Şevket Süreyya, son söz olarak M. Kemal Atatürk’ün “Saat kaç?” dediğini yazıyorlar.

Bunlara ilaveten Prof. Dr. Bedi Şehsuvaroğlu tarafından kaleme alınan, “Atatürk’ün Sağlık Hayatı” isimli eserde M. Kemal’in son sözü hakkında şunlar yazar:

“Atatürk mütemadiyen, – Saat kaç? diye soruyor ki bu dünyadaki son sözleridir.”[6]

Hal böyle iken, Kılıç Ali gibi eli kanlı katilin sözüne hem ilmen, hem de vicdanen itibar edilemez.

Vicdanen itibar edilemez, zira az sonra ölecek bir insana “Giy Domuz” diyen birisinde vicdan olduğu düşünülemez.

İlmen kabul edilemez, çünkü diğerleri M. Kemal’in son sözünün “Saat kaç?” olduğunu yazmaktadırlar.

KAYNAKLAR:.

[1] Dr. Rıza Nur, Hayat ve Hatıratım (Paris 1929), Altındağ Yayınları, Istanbul 1967, cild 4, sayfa 1317.

[2] Falih Rıfkı Atay, Çankaya, 1968, sayfa 204.

[3] Cemal Kutay, Atatürk’ün Son Günleri, 2005 İklim Yayıncılık, sayfa 29.

[4] Namık Kemal Şahbaz, Türkçeye Hizmet Eden En Büyük Türk: Atatürk, Eğitişim Dergisi, Sayı: 25 (Ocak 2010).

[5] Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam M. Kemal, Remzi Kitabevi, cild 3, 16. basım, sayfa 529, 530.

[6] Prof. Dr. Bedi Şehsuvaroğlu, Atatürk’ün Sağlık Hayatı, Hürriyet Yayınları, İstanbul 1981, sayfa 94.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir