”Padişahlar gizli içerdi, ben açık içiyorum” sözü hakkında
Bilirsiniz, M. Kemal Atatürk bir yerde halka şöyle demiş: “Padişahlar gizli içerdi. Ben açık içiyorum.”
Bu olayı, M. Kemal Atatürk’ün hizmetçisi Cemal Granda hatıratında şöyle anlatıyor:
“Moda koyundayız. Sıcak bir yaz akşamı. Büyük bir kalabalık çevremizi sarmış. Halk, Atatürk’ü yakından görebilmek için toplanmış, birbirinin üstüne çıkıyor. Sakarya motorunu çağırdı:
– Rakı, şarap, ne varsa hepsini halka dağıt. Bana da bir şişe bırak. Dedi.
Ben de ne kadar içki varsa, orada bulunan herkese dağıttım. Yarım bardak kadar rakı kaldı. O sırada futbolcu Fazıl gelmişti. Kalanını da ona verdim. Çok sevindi:
– Gazi bize rakı verdi… Yaşasın be… Diye bağırmağa başladı. (…)”
Cemal Granda bu malumatı verdikten sonra, M. Kemal Atatürk’ün halka doğru kadehini kaldırarak şöyle konuştuğunu yazıyor:
– Vatandaşlarım… Buna rakı derler. Vaktiyle padişahlar gizli içerdi. Ben açık içiyorum.(…)”[1]
***
Kemalistler, M. Kemal Atatürk’ün bu davranışını takdir ediyorlar… Açık sözlüymüşte… Gizlisi saklısı yokmuşta… Vs. diyorlar. Nefislerine hoş geliyor tabi. Ne var ki mesele bu kadar basit değil. M. Kemal Atatürk’ün bu davranışı, milleti ahlaksızlaştırmaktan başka bir şey değildir.
Bir lider düşünün ki, kendi halkına rakı, şarap daha açık bir ifadeyle; beyni uyuşturan, aklı örten bir maddeyi içmeye teşvik ediyor. Binbir türlü rezalete, örneğin tecavüz, cinayet vs. gibi şiddet olaylarına sebebiyet veren bir şeyi millete dağıttırıyor.
Aslında olay bu kadarla da sınırlandırılamaz… İnsanların yalnızca dünyasını değil, ahiretini de mahvetmektir bu. Allahu Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor:
Nur Suresi
19 – “İnananlar arasında kötü söz ve davranışın yayılmasını arzulayan kimseler için dünyada da, ahirette de acı veren bir azab vardır. (Her şeyi) Allah bilir; siz bilmezsiniz.”
Kendisi bira fabrikası kurmuştu, acaba onun reklamını mı yapıyordu? “Ben para kazanayım da millet sarhoş, ayyaş, serseri olmuş önemli değil mantığı ile mi hareket ediyordu bilinmez.
Öte yandan, bazı Padişahlar şayet içki içiyordularsa; bunu “gizlemeleri” hem dünyevî, hemde uhrevî açıdan bakıldığında doğrudur. Halkın dünya ve ahiret saadeti için bu pisliğe bulaşmasını önlemekle beraber, bir kul olarak kendileri için günahlarını gizlemeleride zarurîdir.
Nitekim Resulullah (sallallahu aleyhi vesellem) şöyle buyurdu:
“Ümmetimin hepsi affa mazhar olacaktır, günahı alenî işleyenler hariç. Kişinin geceleyin işlediği kötü bir ameli Allah örtmüştür. Ama, sabah olunca o: “Ey falan, bu gece ben şu şu işleri yaptım!” der. Böylece o, geceleyin Allah kendini örtmüş olduğu halde, sabahleyin, üzerindeki Allah’ın örtüsünü açar. İşte bu, günahı alenî işlemenin bir çeşididir.” [Buharî, Edeb 60; Müslim, Zühd 52, (2990).]
Gördüğünüz gibi, Peygamberimizin (sallallahu aleyhi vesellem) beyanıyla sabittir ki, insan işlediği kötü bir ameli alenîleştirmemelidir, aksi takdirde affa mazhar olamayacağı bildirilmiştir.
M. Kemal Atatürk, bir yandan halkı bu pisliği içmeye teşvik ederken, diğer yandan kendi günahını alenîleştirmektedir.
Acaba M. Kemal Atatürk, “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler ve meczuplar memleketi olamaz” derken, “Türkiye Cumhuriyeti ayyaşlar, sarhoşlar, serseriler ve züppeler memleketi olacak” mı demek istedi?
Böyle bir nesil mi tasavvur ediyordu?
Neyse…
Bu arada, demek ki Kazım Karabekir Paşa’nın söyledikleri de doğruymuş. M. Kemal Atatürk’ün kendisine şöyle dediğini yazmıştı hatıratında:
“Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telâkkisini kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur..”[2]
Böyle birisi kesinlikle benim ATA’m olamaz. Biz, iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmakla mükellefiz, dolayısıyla kötülüğe teşvik edenler benim ATA’m olamaz.
Al-i İmran Suresi
110 – “Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülükten vazgeçirmeğe çalışır ve Allah’a inanırsınız.(…)”
Son olarak şu Ayeti yazalım:
Maide Suresi
90 – “Ey iman edenler! İçki, kumar, dikili taşlar (putlar) ve fal okları şeytan işi birer pisliktir. Bunlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.”
KAYNAKLAR:
[1] Atatürk’ün uşağının gizli defteri, Turhan Gürkan, Istanbul 1971, Fer Yayınları, sayfa 186.
[2] Kazım Karabekir Anlatıyor, Yayına Hazırlayan: Uğur Mumcu, Tekin Yayınevi, Ankara 1993, sayfa 83, 84.