Sultan Vahdettin İstanbul’un anahtarını İngiliz subaya verdi mi?

Sosyal medyada dolaşan bir yalan daha. Kemalist çapulcu tarihçilere göre Sultan Vahdettin İstanbul’un anahtarını İngiliz subayına vermiş.

Bıktık bunların yalan ve iftiralarından.

Padişahın karşısındaki kişi ingiliz falan değil; Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti Müdürü Davis Arnold’dur.

Sosyal medyada epey bir zamandır dolaşan; “Sultan Vahdettin İstanbul’un anahtarını İngilizlere böyle verdi” başlıklı bir deli saçması video son zamanlarda kemalistlerin favorileri arasında ilk sıraya yerleşmiş durumda.

Hangi akla hizmet böyle bir iddia ortaya atılıyor anlamak gerçekten mümkün değil… Kaynak yok, belge yok, tarih yok, isim yok, anahtar yok, ses yok ama yine de böyle bir safsatayı delil olarak önümüze koyup bu hurafeye inanmamızı bekliyorlar. Ancak kendileri, M.Kemal’in gerçek yüzünü başta Nutuk olmak üzere yüzlerce belge ve kaynakla gözler önüne serdiğimiz halde bütün bu muteber delillerimize en küçük bir utanma hissi duymadan burun kıvırıyorlar… Çünkü hakikatler işlerine gelmiyor. Yani bir insanı sevmemenizi anlarım fakat bu şekilde iftira atılmaz. Vebali ağırdır. Evvela takipçilerimi böyle bir saçmalıkla meşgul ve mağdur ettiğim için özür dilerim, lakin şahsıma gelen mesajlardan dolayı bu ipe sapa gelmez iddiaya -kısa da olsa- cevap vermek mecburiyetinde kaldığımın bilinmesini isterim.

Böyle bir iddia söz konusu olamaz, çünkü;

1 – Padişahın elinde anahtar yok.

2 – Videoda ne konuşulduğu duyulmuyor, zaten o dönem video kayıtlarında ses yoktu. Dünyada ilk sesli film dahi 1926-1927’de çekilebildi. O halde bu konuşmanın zapta geçmiş olması lazım, o da yok. “Var” diyen getirsin.

3 – Padişahın karşısındaki zat Müttefik Işgal Kuvvetleri Başkomutanı General Harington değil. Eğer bir şey teslim edilecekse işgal komutanına edilirdi. Fakat o sıralarda General Harington, Yunanı yensin Kahraman olsun, böylece Osmanlı’dan kurtulalım düşüncesiyle olsa gerek, M. Kemal’e cephane göndermekle meşguldü.[1]

4 – Sevr’i imzalamayan Padişah neden İstanbul’u teslim etsin?[2]

5 – Padişah, Sevr’e göre dahi bizde kalacak olan İstanbul’u neden teslim etsin?[3]

6 – Sultan Vahideddin, Refet Paşa’nın Türk jandarmasıyla İstanbul’a girişinden yaklaşık 1 ay sonra ülkeyi terketti. Eğer İstanbul’u ingilizlere teslim etmiş olsaydı, onları beklemeden çeker giderdi.

Bütün bu saydığım maddeler böyle bir iddianın hiçbir suretle varid olamayacağını gösterir. Peki kimdir Padişahın karşısındaki bu şahıs?

Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, bu şahsın Amerikalı Binbaşı Davis S. Arnold olduğunu ispat etmiştir. Şöyle diyor kıymetli hocamız:

“Bu eski filmde, Sultan Vahîdeddin ile görünen ecnebi zabitin, Amerikalı Binbaşı Davis S. Arnold olduğunu tesbit etmiş bulunmaktayım. O tarihte Yakın Doğu Amerikan Yardım Heyeti Müdürü idi.Mayıs 1919’da İstanbul’a gelen Binbaşı Arnold, ACRNE reisi sıfatıyla 18 Temmuz 1919’da Sultan Vahîdeddin tarafından kabul edildi. Müttefiklerden, Padişahın huzura ilk çıkan kişi olmak itibariyle dikkat çekmiş; hatta Alemdar gazetesi 20 Temmuz 1335 (1919) nüshasında bunu haber yapmıştır: ‘Amerika Şark Heyet-i Muavenesi müdir-i umumisi Binbaşı Mösyö Arnot, dün Saray-ı Hümâyun’a azimetle, huzur-i pâdişâhîye kabul buyurulmuş ve mazhar-ı iltifat-i şehriyârî olmuşdur. ’Reuter ve Havas ajansları da 21 Temmuz 1919’da bu haberi dünyaya geçmiştir: ‘Amerikan Yardım Heyetleri reisi Binbaşı Arnold’ı kabul lütfunda bulunan Zât-ı Şâhâne, ziyareti müteakip, hissiyatını şu şekilde izhar etmişlerdir: Siyasî menfaatlerden uzak kalarak, hayır işleriyle uğraşan Amerika’ya ve Amerikan milletine teveccüh-i şâhânemiz mevcuttur. ’Ocak 1920’de Binbaşı Arnold’a nişan verilmiştir. Buna dair vesikayı Osmanlı devlet arşivinde bulmak mümkündür (İ..DUİT.71.12; İ..DUİT.71.82). İşte mezkûr filmde Binbaşı Arnold’a verilen, muhtemelen madalya beratıdır. Binbaşı Arnold’un diğer resimlerine bakınca, filmdeki şahsa benzerliği çok açıktır.”[4]

Peki Sultan Vahideddin bu şahsa ne verdi?

Prof. Ekrem Buğra Ekinci bu kişiye bir nişan verildiğini belgelendirmiştir. Eğer iddia edildiği gibi “ İstanbul’un anahtarı”nı vermiş olsaydı, karşısındaki şahıs mağrur bir eda takınırdı, halbuki tam tersine, bu zat eğilmektedir.

İşte gördüğünüz gibi bu Kemalistler hep böyle kaynaksız, belgesiz yalan yanlış iddialarla kendi kendilerini kandırmaktadırlar.
Bunlar Ziya Paşa’nın ifadesiyle herkesi kör, âlemi sersem sanıyor. Uydurma tarihleriyle çakma kahramanlar bile icad ettiler. Halbuki bizim kahramanlarımızın böyle hurafelere ihtiyacı yok. Nitekim hakkında binlerce yalan ve iftira uydurulmuş olmasına rağmen vefatından 100 sene sonra bile Sultan II. Abdülhamid Han hala unutulmadı. Hiçbir heykelini yapmadık, koruma kanunu ile korumadık fakat hala gönüllerde… Çünkü çakma değil; GERÇEK Kahraman…

KAYNAKLAR:

[1] Müttefik İşgal Kuvvetleri Başkomutanı General Harington’un M. Kemal’e cephane gönderdiğine dair kaynaklar;Nurettin Peker, Istiklal Savaşının Vesika ve Resimleri, Gün Basımevi, Istanbul 1955, sayfa 348.Ayrıca bakınız;– Yusuf Hikmet Bayur, Türkiye Devletinin Dış Siyasası, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1973, sayfa 95.– Cumhurbaşkanlığı Arşivi, Arşiv III – 7, Dosya 18, Fihrist 84/13.Tafsilat için bakınız; http://belgelerlegercektarih.com/2012/12/10/m-kemal-ataturkun-ingiliz-istihbarati-ile-gizli-iliskisi-desifre-oldu/

[2] Sultan Vahideddin Sevr’i imzalamadı, kaynaklar için bakınız; http://belgelerlegercektarih.com/2012/07/17/padisah-vahdettin-sevri-imzaladi-yalani/

[3] İstanbul, Sevr Sulh Projesi’nin 36. maddesine göre Osmanlı Devleti’nin başkenti olarak kalacaktı.

[4]http://www.ekrembugraekinci.com/mmakale.asp?id=1081.

Kadir Çandarlıoğlu
Belgelerle gerçek tarih

%d blogcu bunu beğendi: